Kinoa metabolizmayı hızlandırır ve iştahı azaltır. Bu özellikleri sayesinde de son yıllarda diyet listelerinde sıkça yer bulmaya başlamıştır.
Yüksek miktarda lif içerdiği için uzun süreli tokluk sağlarken bir yandan protein bakımından zengin olduğu için diyete uygundur.
100 gram pişmiş kinoada bulunan protein oranı ise yüzde 4,4’tür. Yani sadece 100 gram kinoa tüketilerek 4,4 gram protein alınır.
Bitki bazlı protein kaynaklarından farklı olarak kinoa tam proteindir. Vücudun kendi kendine üretemediği dokuz temel amino asidin tamamını içerir.
Kinoanın bir başka özelliği de glisemik indeksinin düşük olmasıdır. Kalori almayı azaltmaya yardımcı bir diğer özelliği de budur.
Vücudun düzgün çalışmasını sağlayan birçok fonksiyon üzerinde etkilidir.
Demir alyuvarları sağlıklı tutmak, hemoglobin oluşumu, hücrelerin oksijen taşımasını sağlamak gibi işlemlerde rol alır.
Aynı zaman vücut ısısını da düzenler ve enzim aktivitelerinde rol alır.
İçeriğindeki magnezyum oranı yüksektir. Magnezyumun ise vücuttaki rolü sinir sisteminin duyarlılığını azaltarak ağrıların dinmesini sağlamaktır. Bu sebeple migren gibi kronik ağrılara da iyi gelebilir.
Manganez açısından da oldukça zengin bir besindir. Manganez, vücudun proteini sentezleyerek enerji üretim sürecine yardımcı olur. Böylece kemik gelişiminde de rol alır.
Gerçek bir antioksidan deposu olan kinoanın içeriğindeki kuersetin ve kaempferol adlı maddeler inflamasyonla savaşır ve kanseri önleyici etki gösterir.
Kinoa glütensiz bir tahıldır. Buğday gibi birçok tahılda bulunan glüten zararlı olmasa da hassasiyeti olanlarda ve çölyak hastalarında soruna neden olur.
Bu sebeple kinoa bu gibi durumlarda rahatlıkla tüketilebilecek bir besindir.